Dublin'de St Patrick Gunu (St. Patrick's Day)

Tuesday 18 March 2008

Her sene 17 Mart’ta, tum Irlanda’da ve Irlandalilarin yogunlukla goc ettigi 100’den fazla sehirde kutlanan St Patrick Gunu… Bu ozel gun, St. Patrick isimli Irlanda’nin hristiyanliga gecmesinde en buyuk pay sahibi olan din adaminin anisina, onu onurlandırmak için kutlanan bir İrlanda bayramı. Efsanelere gore tarihte onemli yeri olan bu din adamin bütün yılanları İrlanda'nın dışına sürdüğü, yılanların denize atılarak boğulduklari söylenir. Yine ulkenin sembollerinden biri olan üç yapraklı yoncayi, Hıristiyanlıktaki baba, oğul ve kutsal ruh kavramlarını mecazi anlamda açıklamak için kullanan kendisi olmus.


Dini ozelligini gun geçtikçe yitiren bu milli gun, eglenme, herkesi Irlandali kabul etme ve yesillere burunme gunudur. Yeşil renk baharın, İrlanda'nın ve yoncanın rengi olduğu için bu gunun de sembolü olmuştur. Bu gunde uç yapraklı yonca bulmak, yeşil kıyafetler giymek uğur getirir. Karsiniza yesil renkte satilan bira ya da donut da cikarsa sasirmayin.

Bu seneki kutlamalara Dublin’de katilma sansim oldu. Bekledigimden cok daha hareketli ve yaratici buldum. Tabi soylenen eskilere gore artik daha uluslararasilasmis olmasi; geleneksel Irlandali gruplarin disinda, Filipin, Çin, Hint ve bunun gibi gruplarin da gosterilerini izledik. Dinazorlar, ejderhalar, dev kuslar tepemizden geçerken, arilar bal yapiyor, dev orumcekler çocuklarin kabusu oluyorlardi. Yuruyusu daha da renklendiren askerler, bandolar, akrobatlar, samba dansçilari, Hint, Afrika danslari da mevcuttu. Diger Avrupa ulkelerinde gorebileceginiz buna benzer yuruyuslerden en buyuk farki yaraticiligin daha fazla olmasi ve izleyenlerin Irlandali olsun olmasin tumunun yesil renkteki kiyafetleri ve birbirinden yaratici sapkalari ile tam anlami ile eglenceyi hissetmeleri idi.


Bu sapkalarin hikayesi de ayri , her kosede yesil sapkali, kizil sakalli “Leprechaun” kiliginda insanlari gorunce hemen detayli arastirmayi gerekli gordum. Irlanda Mitolojisi’nde adi çok gecen, adada Celtlerden once yasamis oldugunu varsayilan, büyük hazineye sahip ve kısa boylu ayakkabıcı cinin adi Leprechaun”. Hikayeleri susleyen bu cinin Irlanda civarında yaşadığına, yeşil kıyafeti ve şapkası olduğuna, bir şekilde onu yakalayabilirseniz dilek dileme hakkına sahip olacağınıza hatta altınlarına el koyabileceğinize inanılaniliyor. Masallarda gokkusaginin sonunda bekleyen, bir kup altini olan, gokkusaginin sonunu bulan ve cinin sordugu bilmeceyi dogru cevaplayan kisiye bu altinlari verdigi varsayilan cinin de bu cin oldugu kabul edilmis. Altın biriktiren açgözlülere de, fakir insanlara da yardım eden bu cinlerin, içlerinde iyi kalplilerinin de oldugu ama pek de onlara guvenilmeyecegini dusunurler...

Gunun eglenceleri, yuruyusun ardindan konserler, sokak gosterileri ile devam etti. Sehrin her yaninda barlar, restauranlar, publar dolup tasarken, hot-dog, donut yada Fast Food restaurantlarinda bitmek bilmeyen siralarda yorulup parklar gidip gunun keyfini çimlerde cikaranlar da coktu. Bir anda karsimiza geleneksel Irlanda dansi yapan gruplar gibi yesile boyanmamanin bir suç sayildigi bu gunde ellerinde boyalarla bizim gibi henuz boyanmamis olanlari bekleyen sokak sanatçilari çikabiliyordu. Irlanda birasinin ve yemeklerinin daha ucuz fiyatlara satildigi bugun, sarhos olmadan eve donmek isterseniz, en gec aksamustu evin yolunu tutmalisiniz, aksi takdirde eve donmeniz zorlasabilir.

Bekledigimden daha yaratici ve eglenceli gecen bu gunun ardindan aklima gelen, İrlanda kültürünün efsanelere dayalı ve zengin olmasi, dunyanin bir çok ulkeside bu kuçuk adanin etkilerinin gorulmesi... James Joyce’un, U2’nun, Daniel Day Lewis’in buradan çikmis olmasi pek de sasirtici olmazsa gerek...

0 comments: