Roma'nin Herseyi

Thursday 10 April 2008

Roma… yillar boyu tarihin, kulturun merkezi olmus, hala gorkemini cazibesini koruyan bir sehir. Filmlerde, basinda sik sik karsimiza cikmis hep bir gun gidebilme hayallarimizi suslemis, essiz guzellikteki Italyan sehri…

Roma’da dolasirken sanki açik hava muzesine gelmissiniz gibi hissediyorsunuz, beklemediginiz bir anda karsiniza her donemden tarihi eserler çikabiliyor. Italya’nin her sehrinde oldugu gibi burada da karsiniza turist turk gruplari sikça cikabilir. Hatta sansa kaldiginiz otelin sahibi bile Turk çikabilir bana oldugu gibi. Otel tam Collosseum’un karsisinda olunca, pencerede inanilmaz bir manzara ile karsilastim. Sabah uyaninca birden nerdeyim dediginizde (ki bu ancak filmlerde olur ya neyse) pencereden bakinca tarih kokan Roma’da uyandiginizi anliyorsunuz.

Roma ile ilgili bilgiyi her yerde çok kolaylikla bulmak mumkun, dunyanin en buyuk turizm merkezlerin birisi. Ama oraya gidip de gordukten sonra bu bilgileri bir yana birakip sehri hissetmek istiyor insan. Uzun uzun yuruyusler için ideal bir sehir, yurumenin en iyi kesif yolu olduguna inanan ben biraz fazla inanmisim ki, saatlerce durmadan yuruyup ayaklarimi cezalandirmistim. Turistlerin akin akin gittigi tarihi eserleri bir kenara birakip sehri ikiye ayiran “Tiber Nehri” boyunca biraz merkezin disana dogru yurume sansiniz olursa, Roma insani, tipik kuçuk yerel dukkanlar, temiz sokaklari gorme sansiniz olabilir.

Roma’nin disina çikmak isterseniz, guçlu bir tren ulasimina sahip Italya’nin en buyuk istasyonlarindan biri olan Roma tren istasyonundan kalkan sayisiz trenlerden birini yakalayarak bir çok yere gidebilirsiniz. Sehirdeki metro agi da yine bu istasyona baglanarak ulasiminizi kolaylastirir.

Kisaca sehirde gezilmesi oncelikli yerlere soyle bir bakarsak tabi ki “Collosseum” ilk durak olacaktir. Giriste beklediginiz siraya ve odediginiz rakama degdigi kesin, birden kendinizi tarihin ortasinda, bambaska bir dunyada buluyorsunuz. 1.yy’dan bu yana hala ayakta kalma çabasini hissediyor, neden Italya’nin kudret simgesi oldugunu anliyorsunuz.

Ardindan yuruyerek, tabelalari takip ederek çikacaginiz adini “Ispanyol Meydani” ( Piazza Di Spagna ) ndan alan “Ispanyol merdivenleri” geliyor. Sansli iseniz tadilat yoksa guzel fotograflar yakalayabilirsiniz. Benim gibi yagmur bile sizi yildirmayip 19. Yy’dan kalan bu merdivenlerde oturup etrafinizi dolduran turistlerin çektikleri fotograflarda da çikmaniz mumkun.


Biraz daha yurumeye devam ettiginizde Roma’nin sik caddelerine çikip, guzel bakimli, modayi takip eden Italyan insanlari ve yaninizdan vizir vizir geçen motosikletlileri gorursunuz. Motosiklet çok yogunlukta her yasta Romali’nin kullandigi bir ulasim araci. Gurultusu bazen sizi rahatsiz edebilse de Romali’lar sehir içindeki trafigi bununla azalmaya çalisiyorlar. Onemli diger bir yer ise “Ask Cesmesi” (Trevi Fountain), bu gorkemli bir Barok yapisi çok buyuk, içine herkesin bir dilekte bulunarak bozuk para attigi bir çesme.

Katoliklerin bulusma yeri olan Vatican’a gelince basinda gorudugumuzden çok daha buyuk bir alani kapliyor. İtalya içinde, postanesi, helikopter alani, tren istasyonu, radyosu ve vatandasi ile ayakta olan bir devlet olarak bulunuyor olmasi garip geliyor insana.

En onemli ve çok sevimli meydanlarda biri de “Campo de Fiori”. Gunduz restaurantlarinda yemek yiyebilir, cafelerinde kahvenizi içebilir, sokaktaki sanatçilarin, galerilerin eserlerini gozden gezdirebileceginiz gibi gece için de gidebileceginiz ideal bir yer. Barlarin genelde 2’ye kadar açik oldugu bu meydanda, istediginiz her tarz mekani bulabilir, disardan size en hos gelene kendinizi atabilirsiniz.

Yemeklere gelince, yine tum Italyan mutfaginin guzelliklerini deneybilirsiniz. Adimbasi karsiniza cikan, kisin en soguk doneminde bile tiklim tiklim olan dondurmacilari da denemeden donememek de fayda var. Roma’ya gittigi donemde Portekiz’de yasayan ve Portekiz pastane mamullerinin genelde tatli agirlikli olmasindan dolayi tuzlularin hasretini çeken ben, her çikan yerde yeni bir tuzlu denedim. Unutamadigim ozel bir sandviçti ki peynir ve domatesinin dayanilmaz birlikteligine bir de kizarmis patlicani katarak, kizarmis ekmekten yapilmis bu sandviçi kesfetmis Italyanlara yerken çok tesekkur ettim.

Roma’nin herseyi dedim baslikta, gerçekten herseyiyle dunyada tek bir sehir. Sadece havasini koklamak için, kisa bir sure bile olsa tekrar Roma Sokaklari’nda yuruyebilmeyi çok isterdim…

0 comments: