
Milano, tarzi, insanlari, havasi ise sanki diger Italyan sehirlerinden daha farkli ama yine de 2 gunden fazla kalmanin çok da faydali olacagina inanmiyorum, size sunabilecekleri, gezilip gorulecek yerleri, tarihi eserleri, Roma gibi bir sehirle kiyasla daha az. En guzeli, sehrin tarihi kokusunu hissetmek ve merkezde bir yerlerde oturup kahvenizi yudumlarken hareketli, sicak Italyan insanlarini izlemek ve tabi ki alisveris yapmak olabilir.
Sehrin disindaki banliyoleri Malpensa Havaalani’ndan otele gidis yolunda izleme sansiniz olursa dikkatinizi çekeceklerden biri gri binalardir. Sehrin merkezine metro ile gelebileceginiz gibi, otobus ya da tramvayi da kullanabilirsiniz. Ancak ana meydan Duomo’ya vardiginizda “Evet simdi modanin, kulturun, sanatin baskenti, Milano’ya geldim” diyebilirsiniz...

Diger onemli gezilebilecek yerler ise; Dante Caddesi’nde bulunan Sforzesco Kalesi, Gar binasi olan inanilmaz buyuklukteki Stazione Centrale ve Santa Maria Della Grazie Kilisesi’dir.

Alisveris için diger onemli bir yer ise Quadrilatero d'Oro dedikleri, pahali alisverisin merkezi olarak taninan bolgedir. Boenos Aires ve Paolo Sarpi gibi caddeler ise fiyatlarin biraz daha dusuk oldugu alisveris caddeleridir. Bunlarin disinda buyuk alisveris merkezlerini de merkezin disinda bulmak mumkun. Indirim donemleri genelde diger Avrupa Ulkeleri’nde oldugu gibi Noel sonrasi Ocak ayina ve yaz oncesi Haziran, Temmuz aylarina denk geliyor. Bu konuda biraz farkli olan Ispanya, noel oncesi indirim yapan tek ulke olmali tum Avrupa’da.

Sozun ozu, guneyliye koylu diyen, zengin Kuzey Italya’nin merkezi olarak bilinen Milano’da belki de biraz daha fazla sasirmayi beklerdim ama gordugum kadari ile de ilginç ve gezmege deger bir sehirdi…
0 comments:
Post a Comment