Dublin'de bir mahalle

Wednesday 20 February 2008

4 milyonluk Irlanda nufunusunun 1.5 milyonu Dublin’de yasamakta. Disariya verdigi goc ile zamaninda cok nufus kaybi veridigi gibi, her acidan dususe gecmisken, 1921’de bagimsizligini kazanip yeniden ataga gecmis. Ozellikle hizmet sektorinde sirketlere verilen belli avantajlarla son donemde cok sayida yeni sirketler acilmis, dis borclar kapanmis, ekonomi yukselmis ve cok sayida farkli ulkelerden goc almis.

Bu sebeple Irlanda kulturu ve yasayis tarzini gormek icin sehir merkezinde bir gezinti halinde iseniz cogunlukla Irlandalilari goreceginizi pek ummayin cunku karsiniza cok sayida Cinli, Japon, Polonyali, Ukraynali cikacaktir. Calisan ya da ogrenci olan cok sayida Avrupali’yla da tabi ki karsilasirsiniz. Turklere gelince tum ulkede 2 bine yakin Turk yasamakta.

“Guinness Birasi” yazimda bahsettigim gibi sehir merkezi civil civil, neseli, enerji dolu insanlarin surekli karsiniza ciktigi, publarin tiklim tiklim dolu oldugu, surekli burnunuza "Fast Food" kokusunun geldigi, iki yakasini birbirine baglayan kopruleri ile bezenmis bir Avrupa ulkesi sehir merkezi. Biraz merkezden disari ciktiginizda karsiniza cikan bitmek bilmeyen parklar, tastan yapilmis, bahceli en cok iki katli evlerden olusan mahalleler cikiyor. Ne kadar cok kentin disina cikarsaniz o kadar cok yeni yapilasma alanlari karsiniza cikiyor. Eski tip tas evlere benzeyen dis yapilari ile yeni yapilan mahallerin yeni oldugunu anlamak pek kolay olmuyor. Bir olcude eski kent yapi dokusu korunmaya calisilmis. En guzel yani eger benim gibi yuksek binalari sevmiyorsaniz , az katli binalarin arasinda yasayip kendinizi binalarin arasinda kaybolmus hissetmiyor olmaniz.

Kentin disindaki mahalleden gecerken ne kadar karsiniza farkli uyruklu insanlar ciksa da iste burada Irlanda yasam kulturunu hissedebilirim diyebilirsiniz. Sakin, duzenli, temiz, duz sokaklara, yolda kosan, yuruyen, kopegini gezdiren, birbiri ile selamlasan insanlara rastlarsiniz. Calisma saatleri 09h00-17h30 arasi olunca aksam saat 8´den sonra haftaarasi mahallede pek insan gormeniz mumkun degildir. Haftasonu cumadan baslar, eger bir de sehir merkezinde iseniz parfum kokusundan gecilmedigini , herkesin ozel bakimli oldugunu farkedersiniz. Cuma aksamini bir pubda gecirmek bir emir gibidir.

Yeniden mahallemize donersek, yollarda cop kutulari ile pek karsilasmazsiniz, otobus duraklarinin oldugu yerlerde bir kucuk cop vardir. Eger elinizde copunuz varsa eve varana kadar beklemek zorundasiniz. Oyle her istediginiz cope de atamazsiniz, her evin ayri cop kutusu vardir(ev derken binadaki her birimin), haftanin bir gunu cop arabalari gelir alir, tabi eger uzerine odediginiz verginin etiketini taktiysaniz. Oyle camasirlarimi suracikta baklonda kurutayim dusunceniz varsa yine yanildiniz, camasir makineleri genelde kurutmali olup balkona camasir asma yasagi vardir.

Ogrenciler ozellikle ulasim araci olarak bisikleti kullanir, bir okulun yanindan gecerken cok sayida bisikletin park edilmis oldugunu gorursunuz. Otobuslerde de bircok ogreci gormeniz mumkun olup, hepsinin binerken sofore merhaba deyip ve inerken tesekkur ettiklerini gorunce sasirmayin. Komsuluk iliskilerinin bizim kadar kuvvetli oldugunu soyleyemem ama olur da siz bir baslangic yaparsaniz ters tepki almayacaginizdan emin olabilirsiniz.

Artik elle sayilacak kadar az olsa da gunesi ve toprak kokusuyla, civil civil insanlari, camlardan bakan komsulariyla, bakkali kasabiyla, bagira bagira yolda top oynayan cocuklariyla bir Istanbul mahallesi olmazsa da eger huzuru, duzeni, rahatligi seven biri iseniz sizin icin Dublin ideal bir sehirdir.

0 comments: