En yakin postane

Monday 12 May 2008

Lizbon’un bol gunesli gunlerinden biri. Sevgili aileniz size bir dolu ozlediginiz seylerle dolu bir koli yollamis, hemen en yakin postaneyi bulmaniz gerekiyor. Kasvetli binanin, ahsaplarindan gicir gicir sesler cikararak alt kata kosturarak iniyor, hemen ev sahibinin oglu “Marcos”tan postanenin yerini tarif etmesini istemelisiniz.


Ugraslarinizin sonunda onu bulduktan sonra:

- “Merhaba Marcos !” diyerek selam veriyorsunuz.
- “Merhaba” deyip yere bakiyor utangaç haliyle.
- “En yakin postane nerede biliyor musun?”
- “Evet biliyorum” deyip sirtini donup gidiyor. (?!?)
Nasil yani, soktasiniz… inanamiyorsunuz, bu gerçek olamaz diyorsunuz ve arkasindan bagiriyorsunuz:

-“Nerede anlatsana o zaman, postaneyi bulmam lazim bugun”.
-“Ha ok… anlatayim.” diyerek saskinliginizin sebebini bile anlamadan agir agir size tarif etmeye basliyor…

3 comments:

Anonymous said...

Yazdıklarınızı okudukça gülümsedim..:)) zira 17 senedir yurt dışı yaşamımda hemen hemen hep tuhaf olaylarla ve anlam veremediğim kültürel sıkıntılarla mücadele ettim. Burada menfaati ve egoizmi, materyali ve özgürlüğü (!) öğrendim. Aklınızın alamayacağı davranış biçimlerini öğrendim, hatta bu konuda bir kitap çalışmam da var...Kutlarım sizi, yazdıklarını okuyunca yanlız olmadığım hissine kapıldım. Hani Türkçe konuşmak, Türkçe duymak, Türkçe şakalaşmak, Türkçe teselli etmek'in anlamını ve ruhumda yarattığı o güzel hissi hatırladım. Uzun yıllardır eksik kalmış kalbim...hatırladım..ve her zaman haklı olduğumu bir kere daha teyit ettim, senin güzel yazılarını okuduktan sonra.NİLMARİ

Anonymous said...

Yazdıklarınızı okudukça gülümsedim..:)) zira 17 senedir yurt dışı yaşamımda hemen hemen hep tuhaf olaylarla ve anlam veremediğim kültürel sıkıntılarla mücadele ettim. Burada menfaati ve egoizmi, materyali ve özgürlüğü (!) öğrendim. Aklınızın alamayacağı davranış biçimlerini öğrendim, hatta bu konuda bir kitap çalışmam da var...Kutlarım sizi, yazdıklarını okuyunca yanlız olmadığım hissine kapıldım. Hani Türkçe konuşmak, Türkçe duymak, Türkçe şakalaşmak, Türkçe teselli etmek'in anlamını ve ruhumda yarattığı o güzel hissi hatırladım. Uzun yıllardır eksik kalmış kalbim...hatırladım..ve her zaman haklı olduğumu bir kere daha teyit ettim, senin güzel yazılarını okuduktan sonra.NİLMARİ

Anonymous said...

Yazdıklarınızı okudukça gülümsedim..:)) zira 17 senedir yurt dışı yaşamımda hemen hemen hep tuhaf olaylarla ve anlam veremediğim kültürel sıkıntılarla mücadele ettim. Burada menfaati ve egoizmi, materyali ve özgürlüğü (!) öğrendim. Aklınızın alamayacağı davranış biçimlerini öğrendim, hatta bu konuda bir kitap çalışmam da var...Kutlarım sizi, yazdıklarını okuyunca yanlız olmadığım hissine kapıldım. Hani Türkçe konuşmak, Türkçe duymak, Türkçe şakalaşmak, Türkçe teselli etmek'in anlamını ve ruhumda yarattığı o güzel hissi hatırladım. Uzun yıllardır eksik kalmış kalbim...hatırladım..ve her zaman haklı olduğumu bir kere daha teyit ettim, senin güzel yazılarını okuduktan sonra.NİLMARİ