Bogazimdan geçmeyen ev partisi

Tuesday 13 May 2008

Lizbon’a yeni gelmisim, master yapacak olmanin heyecani ve tum hevesi ile herkesle tanismaya yeni arkadaslar edinmeye dunden raziyim. Universiteden edindigim, bir haftadir tanidigim bir iki arkadas beni Cuma aksami kucuk bir ev partisine davet ediyor. Once evde yemek yiyip sonra disari eglenmeye cikacaklarini soyluyorlar. Ben de neden olmasin diye dusunerek hemen daveti kabul ediyorum.

Derslerin sonunda bulusuluyor gurultulu kantinde, zaten tek kelime bilmedigim dillerinde de konusuyor olduklarindan pek de muhabbetlerle ilgilenmeden hemen geceye baslayalim istiyorum.

Biraz aradan sonra bahsettikleri ev partisine geliyorsunuz. Eski bir binanin en ust kati olan apartmanda 10 kisi, bir salon bir mutfakta tikisiyoruz. Partinin zengin menusu, bir kac icecek, tavuk kanatlari, cips ve salatatan ibaret. Tabak bile yok, elimde yemege, plastik bardaklarla ickimi yudumlamaya basliyorum. Ne olacak ogrenciyiz hepimiz, plastik milastik farketmez maksat muhabbet diyorum ama benimle ingilizce konusacak birilerini bulabilirsem tabi bu mumkun olacak.

Bir kaç cipsi agzima atiyor, hadi bari yiyeyim dedigim bir parça tavugu da elime aliyorum. Tam elimdekini agzima goturecekken birden içlerinden biri gelip “Arkadaslar bu partinin masraflarini bolusuyoruz” demesin mi. Oldukça sasiriyor ve nasil herkesden 4,5 eur toplamaya basladigini izliyorum. Bogazimda kalacak gibi oluyor sanki tavuk parcalari. Bunu da mi gorecektik, madem paran yok parti yapma o zaman kardesim diye içimden gecirip, “Aaa tabi ne demek !” deyip saymaya basliyorum cebimdeki centleri...

0 comments: